Ölen Bir Çoğun Ardından: İnsanlar Ne Kadar İğrençleşebilir ?
Evet, normal şartlarda olması gereken tamda budur…
Fakat toplumda “faşist” ve “bireyci” anlayış planlanarak giderek büyütülür. Toplumda tepkisiz, düşünmeyen ve başına gelen her kötülüğün sorumluluğunu (ekonomik, sosyal sıkıntılar) sosyal-şoven bir anlayışla, başkasında bulan bireyler yaratılır.
İşte yeni sömürge ülkelerde suni bir denge yaratan ve sömürü çarkını ellerinde tutanları maskeleyen önemli bir unsurda şovenizmdir.
Büyük bir kültür ve bellek kaybı yaşıyoruz. Şiddet ve devlet şiddetinin meşrulaşması önceki dönemlere göre giderek toplumda çoğalıyor. Tecavüz vahşetine karşı "orada ne işi varmış" diyen bir zihniyetin "şiddete" tepkisi de "kaçmasaydı, vergi vermeden çalışıyor, ülkesinde kalsaydı" tarzında birçok varyasyon gibi olacaktır. Evet bir kültür ve bellek kaybı yaşıyoruz, bunu yerine getirmek için mücadele edilmesi gerek.
Tarihimiz Bunu Başarmıştır.60'lı yıllarda tütün işçileri ile dayanışmak için köy köy gezen öğrenciler, Fırat nehrinin azgın sularına köprü inşa eden devrimci gençliğe döndüğün de toplumda yeniden var ettiği dayanışmayı, 12 Eylül’ün toplumda yarattığı deformasyon bile tam olarak yok edememiştir. Bugün pandemi sürecinde bile kurulabilen “dayanışma hareketleri” varsa hala kökümüzün sağlam olmasındandır. Gereken tek şey bu kökü budaklandırmak için mücadele etmek.
Yaşasın Alternatif Kültür Mücadelemiz.
Emekar Daktilo Dergisi
Not: Yorum isim ve resimleri kapatılmamıştır. Herkese açık bir gönderiye fikrini yazan insanların bundan rahatsız olmaması gerekir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder