5 Şubat 2021 Cuma

Hitler'den Bugüne- İnfaz Memuru Olarak Hukukçular

 


Hitler, Nazi hukuk anlayışını şöyle ifade etmişti: "Führer, ülkedeki bütün güçleri kendisinde toplar; devletin tüm kamusal otoritesi, Führer'in otoritesinden türer, (...) Führer’in otoritesi herhangi bir denetime, güvenceye tabi değildir, herhangi bir özerk alan veya kişisel hakla kısıtlanamaz, mutlak ve sınırsızdır." Nasyonal hukuk rejiminin yalnızca iki temel ilkesi vardır: Hukuk, halka yararlı olandır. Hukuk, Führer'in iradesiyle birdir

 Hitler, böylece, şahsi görüşünü ''Her Alman, bağımsız hukukçu olmanın büyük bir ayıp olduğunu kavrayana dek rahat etmeyeceğim" şeklinde açıklayarak hukuk sistemini tamamen emri altına almış oluyordu. 1933'ten sonra Nazi doktrinini şekillendiren hukukçular arasına katılan Carl Schmitt, bu emir-komuta ilişkisinin keyfiliğe yol açmayacağının teminatını gene Führer'e bağlayarak açıklıyordu: "Führer'le maiyeti ve takipçileri arasındaki sürekli temas ve karşılıklı sadakat, ırksal bir zemine oturur. Führer’in iktidarının keyfiliğe ve tiranlığa dönüşmesinin güvencesi, onunla halk arasındaki ırk birliğidir. Dolayısıyla,  Alman milletinin siyasal yönetiminin temel kavramları, mutlak ırksal birlik esasına dayandırılmak zorundadır."

Devlet içinde görev yapan bütün  yargıçlar, savcılar ve avukatlar nezdinde, Göring 'in ifadesiyle "ister yasa olsun, ister kararname, tüzük, sözlü emir, vs., Führer'in her iradesi yasa değerinde"ydi.

 

Fotoğrafta (üstte), duruşmayı Nazi selamıyla açarken görülen Volksgerichtshof (Milli Mahkeme) yargıçları gibi bütün adliye mensupları, böylece infaz memurlarına dönüştürüldüler.

Cübbe ilikleyenlerden, Cumhurbaşkanın sözünü emir kabul edenlere, günümüzün faşist hukuk anlayışı aynı düzlemde devam ediyor.

Emektar Daktilo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder