29 Nisan 2020 Çarşamba


Ölen Bir Çoğun Ardından: İnsanlar Ne Kadar İğrençleşebilir ?



Suriyeli göçmen bir çocuk işçi “dur ihtarına uymadığı” gerekçesi ile vurularak öldürülür. Ardından birileri göçmen sorununa, çocuk işçiliğe, polislerin orantısız yetki kullanımına dikkat çeker ve sorunları düzeltmek için mücadele eder. Halk ise bu haklı talepleri destekler ve vicdani olarak sorumluluk duyar.
Evet, normal şartlarda olması gereken tamda budur…


Fakat toplumda “faşist” ve “bireyci” anlayış planlanarak giderek büyütülür. Toplumda tepkisiz, düşünmeyen ve başına gelen her kötülüğün sorumluluğunu (ekonomik, sosyal sıkıntılar) sosyal-şoven bir anlayışla, başkasında bulan bireyler yaratılır.
İşte yeni sömürge ülkelerde suni bir denge yaratan ve sömürü çarkını ellerinde tutanları maskeleyen önemli bir unsurda şovenizmdir.
Büyük bir kültür ve bellek kaybı yaşıyoruz. Şiddet ve devlet şiddetinin meşrulaşması önceki dönemlere göre giderek toplumda çoğalıyor. Tecavüz vahşetine karşı "orada ne işi varmış" diyen bir zihniyetin "şiddete" tepkisi de "kaçmasaydı, vergi vermeden çalışıyor, ülkesinde kalsaydı" tarzında birçok varyasyon gibi olacaktır. Evet bir kültür ve bellek kaybı yaşıyoruz, bunu yerine getirmek için mücadele edilmesi gerek.

Tarihimiz Bunu Başarmıştır.60'lı yıllarda tütün işçileri ile dayanışmak için köy köy gezen öğrenciler, Fırat nehrinin azgın sularına köprü inşa eden devrimci gençliğe döndüğün de toplumda yeniden var ettiği dayanışmayı, 12 Eylül’ün toplumda yarattığı deformasyon bile tam olarak yok edememiştir. Bugün pandemi sürecinde bile kurulabilen “dayanışma hareketleri” varsa hala kökümüzün sağlam olmasındandır. Gereken tek şey bu kökü budaklandırmak için mücadele etmek.

Yaşasın Alternatif Kültür Mücadelemiz.
Emekar Daktilo Dergisi


Not: Yorum isim ve resimleri kapatılmamıştır. Herkese açık bir gönderiye fikrini yazan insanların bundan rahatsız olmaması gerekir.

25 Nisan 2020 Cumartesi

Ölümünün 26. Yılında Kurt Cobain anısına… Kurt Cobain’i İntihar Değil Kapitalizm Öldürdü!

emektar daktilo



Ölümünün 26. Yılında Kurt Cobain anısına…
Kurt Cobain’i İntihar Değil Kapitalizm Öldürdü! 


Kurt Cobain kendi müziğini yapmak isteyen ama müzik endüstrisine gitarını bir kez kaptırmış biriydi. Kapitalist müzik piyasasına bir kez kaptırırsan gitarını, bireysel kurtuluşun asla gerçekleşmez. Emektar Daktilo’nun 3. Sayısında “Müzik Endüstrisi” yazısında söyle demiştik: “Sanatın üretimi değil, maddi getirisi hedeftir. İyi üretim kâr getirmiyorsa iyi olmasının bir karşılığı yoktur. Sanatçıyı kâr getirme baskısı ile çevreleyen endüstri, yaratıcılığı öldürür ve kendi müziğini yapamaz hale getirir” Kurt Cobain’in başına gelen de tam olarak budur. Sistemin dışında bir müzik yaparken ve hayal ederken tam olarak sistemin içine hapsolmak.


“Nirvana'nın solisti Cobain, 1994 Nisanı'nda, Seattle'daki evinde kendini vurarak ölmüş ve ardında bir intihar notu bırakmıştı. Notta, artık hiçbir şeye tutku beslemediğini ve iki yaşındaki kızı Frances Bean'in kendisi olmadan daha iyi bir yaşam sürdüreceğine inandığını söylüyordu.”



Bu Noktada Yorumlarla Değil, Eşinin ve Arkadaşlarının Açıklamaları ile Devam edelim.

Kurt Cobain'in eşi Courtney Love’ın Guardın’a verdiği röportaj:
Kurt Cobain'in, çevresindeki insanlar tarafından sistematik olarak yok edildiğini, içinde bulunduğu konumundan yararlanmayı ve keyif almayı bilseydi şu anda yaşıyor olacağını söyledi. Kocasının ölümünde müzik endüstrisinde yaşadığı sömürülerin etkili olduğunu belirtti.


'Engelleyebilirdim'
Yine eşinin NME dergisi ile yaptığı röportajda "Yöneticiler ve doktorlar, onun bir insan olduğunu düşünmeden, sonuna kadar kullandılar. Sistemli bir biçimde yok edildi. Şu anda bunu durdurabilecek bilgeliğe ve kabiliyete sahibim. Ve o zaman da bunu durdurmak çok kolay olabilirdi. Ne yazık ki farkında değildim", "REM'in Michael Stipe'ından, U2'nun Bono'sudan çok şey öğrenebilirdi. İhtiyacı olan şey, 'normal' bir rock yıldızı olmanın yollarını öğrenmekti." "Bana öyle geliyor ki, Bono ve Stipe ona şöyle derlerdi: 'Yanlışsın dostum! Keith Richards'la oda arkadaşı ol, gidip kendine pahalı bir şeyler al, sakin ol. Bunları yapmaya hakkın var, hatta senden beklenen de bu.' Eğlenmek istiyordu ama buna hakkı olmadığını düşündü."


Joseph Health ve Andrew Potter “İsyan Pazarlanıyor” kitaplarının ilk bölümünde bu dehşet verici intiharı tartışıyor.



Yazarlara ve bazı sosyologlara göre Kurt Cobain’in ölümü hayli ilginç. Bunun bir cinayet olduğunu düşünenlerin sayısı da hayli fazla. Kitabımızın yazarları Health ve Potter’a göre ise Kurt Cobain’i öldüren Kurt Cobain’di; ancak Cobain hem maktul hem de faildi. Yanlış bir fikrin, belki de karşı kültür fikrinin kurbanıydı Cobain. Yaptığı müziğin imajı değiştirildi ve aslında kitlelere pazarlanmaya başlandı. Müziğinden sonra Cobain’in dış görünüşü de pazarlandı. Üyesi olduğu Nirvana’nın bir albümü Michael Jackson’dan daha fazla satmaya başladıktan sonra, hayranlarını kaybetmemek için düzenli çaba harcadı. Eskiye dönmek istedi; lakin bir kez üst sıralara çıkmıştı.

İnişi kolay olmayacaktı. Olmadı da. Nirvana’nın albümü reklam panolarındaki çizelgelerde bir numaraya çıkmaya devam etti.

Cobain de Nirvana’nın popüler başarısıyla alternatif müziğe bağlılığın arasını bulamadı ve çıkış yolu olarak yaşamını sonlandırmayı tercih etti. Health ve Potter, Cobain’in intiharını böyle değerlendiriyor. Gerekçeleri ise aslında alternatif kurulmaya çalışılan hayatların bir şekilde başa dönüp yine sisteme entegre hayatlara dönüşmesi.


Her Şeye Rağmen Emektar Daktilo’nun “Bunalım Değil Kapitalizm” Kampanyasında söylediğimiz gibi: Kendini Değil Kapitalizmi Yok Et!


Kurt Cobain'in içinde bulunduğu kalıpları parçalamak yerine yaşamına son vermeyi seçmesi aslında bir çözümsüzlüğün eseri gibi görünse de “gerçekte” çözüm tam karşısındaydı. İçe dönük bir isyanla, “bireysel alternatif” bir yaşam ve kültür oluşturmaya çalışılan alanlarda kapitalizmle bağın kopması, hiçbir zaman mümkün değildir. Hippi kültüründen, homeless yaşam tarzına kadar “İsyanı” bile pazarlayabilen bir sistem, yeni Volkswagen karavanlar ve kaplumbağa model arabalarla, hippi takıları ile bir pazar yarattı. Kurt Cobain'in de birçoklarının da karşısında duran ve maalesef görülemeyen dev bir gerçek. Kapitalist kültürün reddi ve yıkılması bireysel değil, toplumsal bir isyanla gerçekleşebilir, İnsanların özüne dönüşünün yegâne şartı budur. Bunu tam olarak kendinde bulamayanlar ise ancak kendi yaşamlarına son vererek “bireyci bir kültürün” öğretisini uygular.

Efsane bir solistin, Kurt Cobain'in sanatından mahrum kalmakta üstüne...

Emektar Daktilo

23 Nisan 2020 Perşembe

Çocuk Haklarıyla Çocuktur !


23 Nisan ile bir kez daha hatırlayalım: Çocuk Haklarıyla Çocuktur !


daktilodergisi
Resim yazısı ekle


Giderek artan çocuk işçiliği, çocuk istismarı vb. birçok acı ancak onların haklarına sahip çıkarsak yok olacaktır. Çocuklara gerçek bayramı yaşatmak için “duyarlı olmak” yetmez. Hayatın içinde etkili de olmalı, bulunduğumuz her yerde çocuklara yönelik her türlü istismara karşı “haklarını” savunmak için birlik olmayız.

Emektar Daktilo Dergisi


BUGÜN “23 Nisan Çocuk Bayramı”

Çocuklara ait olan tek bayramda, sizlere çocukların sahip olduğu hakları hatırlatmak istedik. Biliyorsunuz ki bugün dünyada çocuklar insan haklarına sığmayan birçok olaya maruz kalıyorlar, onlara daha iyi ve daha güvenli bir yaşam sunabilmemiz için onların sahip olduğu bu hakları bilmeli ve sonuna kadar saygı göstermeliyiz. UNICEF kaynaklarından Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kısaltılarak alınan ve çocukların diliyle ifade edilen özetini sizlerle paylaşıyoruz...

Madde 1: Ben çocuğum. On sekiz yaşına kadar bir çocuk olarak vazgeçilmez haklara sahibim.

Madde 2: Bu sözleşmedeki haklar bütün çocuklar içindir; beyaz çocuk, kara çocuk, kız çocuk, erkek çocuk fark etmez. Doğduğumuz yer, konuştuğumuz dil de fark etmez. Büyüklerimizin inançlarının, görüşlerinin farklı olması yüzünden çocuklara ayrım yapılmaz. Bu haklara sahip olmak için çocuk olmak yeterlidir.

Madde 3: Büyükler, çocuklarla ilgili bütün yasalarda, bütün girişimlerde önce ço- cukların yararlarını düşünürler. Büyüklerimiz bu ödevlerini yapamıyorsa devlet ço- cuklara bakar ve korur.

Madde 4: Haklarımızın uygulanması için gereken her türlü çaba gösterilir. Hakla- rımdan yararlanmam bütün devletlerin güvencesi altındadır.

Madde 5: Bizi büyüten, yol gösteren büyüklere bizi daha iyi yetiştirsinler diye yardım edilir.

Madde 6: Çocukların yaşamını korumak herkesin ilk görevidir.Yaşamak her çocuğun en temel hakkıdır.


Madde 7: Her çocuğa doğduğunda bir isim konur. Devlet bu ismi kaydeder. Çocuğa kimlik verir. Artık çocuk o devletin vatandaşı olur.

Madde 8: Konan ismim, kazandığım vatandaşlık hakkım ve aile bağlarım korunur. Bunları değiştirmek için baskı uygulanmaz. Bunlar benden alınırsa bütün devletler ona karşı çıkar.

Madde 9: Çocuğu ailesinden kimse koparıp alamaz. Ama bazen de anne baba çocuğa bakamaz durumda olabilir. Çocuk bu durumdan zarar görebilir. Çocuk zarar görmesin diye çocuğa başka bir bakım sağlanır.Bu bakım sırasında çocuk anne babasıyla dü- zenli görüşebilir.

Madde 10: Ayrı ülkelerde yaşayan anne baba ve çocukların birlikte yaşamaları için her türlü kolaylık gösterilir.

Madde 11: Çocuklar anne babalarının birlikte izni ve haberi olmadan başka ülkelere götürülmezler, oralarda bırakılmazlar. Bunu yapanlara karşı mücadele  edilir.

Madde 12: Beni ilgilendiren konularda benim de görüşlerim alınır. Büyükler beni din- lerler. Düşüncemi öğrenmeye özen gösterirler. Çok küçüksem bir büyük de benim adıma konuşabilir.

Madde 13: İsteklerimi ve düşüncelerimi seçtiğim bir yolla açıklayabilirim, resmini çi- zebilirim ya da yazabilirim. Ama bazı konularda başka kişiler ve toplum zarar göre- cekse o konudaki kurallara da uymam gerekir.

Madde 14: Biz çocukların düşüncelerini geliştirmeleri ve istedikleri dini seçmeleri hak- kına saygı gösterilir. Bu konuda bizi yetiştirmekle yükümlü olan büyüklerimizin de bize yol gösterme hakları ve görevleri vardır. Onlara da saygı gösterilir.

Madde 15: Arkadaşlarımla barış içinde toplanabilirim. Dernekler kurabilirim. Kurulu derneklere üye olabilirim.

Madde 16: Çocuklar onurlu ve saygın birer insandır. Hiç kimse onların onurlarını kı- ramaz, onları küçük düşüremez, yaşadığı konut ve kurumdaki özel yaşantısına karı- şamaz. Bu haklarımız yasalarla korunur.

Madde 17: Kitle iletişim araçları önemlidir, her türlü iletişim aracını kullanarak kendim için bilgi alabilirim.

Madde 18: Yetiştirilmemizden en başta anne babamız ya da onların görevini üstlen-



miş büyüklerimiz sorumludur. Onların bu görevlerini en iyi biçimde yapabilmeleri için her türlü kolaylık sağlanır, gerekiyorsa yardım edilir.

Madde 19: Yetişmemizden sorumlu olanlar bu haklarını çocuklara zarar verecek şe- kilde kullanmazlar. Çocukların bu tür zararlara uğramaması için her türlü önlemi almak devletin görevidir.

Madde 20: Çocuklar ailelerinden yoksun kalabilirler. Bazı aile ortamları ise çocuklar için yararlı olmayabilir. İşte o zaman çocukların devletten özel koruma ve yardım alma hakları vardır. Devlet bu görevini çocuk için uygun aile bularak ya da onlara bakacak kuruluşlara yerleştirerek yapar.

Madde 21: Anne babasıyla olamayacak çocukların aile yoksunluğu çekmemesi için onlara iyi aileler bulunur. Bunun için çok dikkatli bir araştırma yapılır.

Madde 22: Çocuklar başka ülkeye gitmek zorunda kalırlarsa o ülke de çocukları korur. Birbirinden ayrı kalan anne ve baba birleştirilmeye çalışılır.

Madde 23: Özürlü çocuklar özel olarak korunurlar. Kendilerine yeten saygın birer insan olmaları sağlanır. Devlet onların bakımları, eğitimleri ve iş sahibi olmaları için gerekli kurumları oluşturur. Ailelerine her türlü yardımı yapar.

Madde 24: Sağlığım ve hastalıklardan korunmam, devletin ve toplumun güvencesi altındadır. Bunun için beslenmeme, aşılarımın yapılmasına, çevrenin temizliğine dikkat edilir. Hastalanırsam tedavi edilirim.

Madde 25: Kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk hastaneleri çocukların hak- larına uygun olarak, çocuklara daha iyi bakmak için yeniden düzenlenirler.

Madde 26: Bütün çocukların sağlıkları, eğitim hakları, beslenme ve bakımları güvence altına alınır.

Madde 27: Bana bakmakla yükümlü olanlara bana daha iyi bir yaşam sağlamaları için gerekirse giyim, barınma ve beslenme konularında yardım edilir, destek olunur.

Madde 28: Eğitimimi eksiksiz yapabilmem için desteklenir ve korunurum. İlköğretim herkes için parasızdır, kız olsun erkek olsun her çocuk için zorunludur.

Madde 29: Devlet, benim tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, sorumluluk üstlenecek şekilde yaşamamı sağlar.

Madde 30: Azınlık grubun çocuklarına da herhangi bir ayrım yapılmaz, devlet azınlık
gruplardan gelen çocukların haklarını da korur.

Madde 31: Boş zamanlarımı değerlendirmem, oynamam, eğlenmem için çocuk bah- çeleri, çocuk kulüpleri, kitaplıklar, spor okulları açılır. Her çocuk böyle faaliyetlere özendirilir. Bunlardan yararlanmak hepimizin hakkıdır.

Madde 32: Ben çocuğum. Büyükler gibi bir işte çalışamam. Ben okula gider ve oy- narım. Eğer çalışmak zorunda kalırsam yapacağım eğitimime engel olmamalı, sağ- lığımı bozmamalı, bende zararlı alışkanlıklar yaratmamalıdır.

Madde 33: Çocuklar zararlı maddelere karşı korunurlar. Bunları üretenler ve çocuklara verenlere cezalandırılırlar.

Madde 34: Bedenim bana aittir. Beni bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin verilmez.

Madde 35: Çocukları kaçırıp kötü kişilere satan, onları uygunsuz şekilde çalıştırmak isteyenlerle tüm devletler mücadele ederler. Çocukları korurlar.

Madde 36: Büyükler kendi çıkarları için çocukları  kullanamazlar.

Madde 37: Hiçbir çocuk insanlık dışı yöntemlerle ya da aşağılanarak cezalandırılamaz. Çocuklar suç işlemişse uygulanacak cezalar yaşına uygun gelişmelerini engelleme- yecek şekilde ve eğitsel olmalıdır.

Madde 38: İnsanların birbirlerini öldürmesi kötüdür. Savaş insanların birbirlerini öl- dürmesidir. Çocuklar savaştan korunmalıdır. On beş yaşından küçük hiçbir çocuk as- kere alınmaz.

Madde 39: Eğer çocuklar çeşitli nedenlerle zarar görmüşlerse bedensel ve ruhsal sağlıklarına yeniden kavuşmaları için tüm önlemler alınır. Yeniden topluma kazandı- rılırlar.

Madde 40: Çocuklar suçun ne olduğunu bilmezler. Bilerek ve isteyerek kimseye zarar vermezler. Suç işleyen çocukların yeniden topluma kazandırılması için özel yasalar çıkarılır, özel kuruluşlar oluşturulur.

Madde 41: Eğer bir ülkenin yasaları bu çocuk hakları sözleşmesine uygunsa değişti- rilmez. Değilse değiştirilir.

Madde 42: Çocukların haklarına ilişkin tüm bu ilkeleri hem çocuklar hem de büyükler öğrenmeli ve öğretmelidir.

22 Nisan 2020 Çarşamba

Corona'yı Daha İyi Anlamak İçin 2. Film Önerisi


Contagion (Salgın) -2011


21 Ekim 2011 / 1s 46dk / Dram, Bilimkurgu, Gerilim

Senaris: Scott Z. Burns

Yönetmen: Steven Soderbergh

Oyuncular: Marion Cotillard, Matt Damon, Laurence Fishburne

Ülke ABD, Birleşik Arap Emirlikleri


Normal şartlarda sıradan olan film “Corona” günlerinde hem virüsü hem de kapitalist devletlerin pervasız tutumunu önceden işlemiş olması ile popülerlik kazandı. Büyük medikal güçleri olan devletlerin neden bir maske bile üretemediği ve insanın doğa ile yürüttüğü savaşın sonuçlarını ekranda görmek için izlenmesi gereken bir film. Karakterlerin “Dünyayı kurtaran adam” yerine “gemisini kurtaran kaptan” şeklinde işlenmesi kapitalist zihniyet için oldukça gerçekçi olmasına karşın, az üretilebilen aşının “piyango” ile verilmesi de bir o kadar gerçek dışı. Az sayıda üretilebilen bir aşının ilk önce “zengin kapitalistlere” verilmesi, kalanların da açık arttırma ile satılması daha gerçekçi olurdu. Sonuçta, özelleştirilen
sağlık sisteminde, en iyi bakımı en çok parası olan alıyor.

The Flu ( Grip) 2013


Orijinal İsmi:  The Flu

Senarist: Young-jong Lee , Kim Sung-su

Yönetmen: Kim Sung-su

Yapımı: 2013 - Güney Kore


Solunum yolu ile bulaşan ve koca bir şehri esir altına alan salgını konu edinen Kore filmi. Filmin ilk yarısı fazla sıkıcı olsa da ikinci bölüme iyi bir zemin hazırlıyor. Başkent Seul’den sadece 19 mil uzaklıktaki bölge tamamen karantina altına alınır. Salgına karşı aşı geliştirmeye çalışan In-hye ve kurtarma görevlisi Ji-goo, bunun için karantina altındaki şehre gitmek zorunda kalır. Ülke ekonomisinin kalbi olan Seul’u koruyabilmek için milyonlarca insanı gözden çıkaran devlet yönetimi acımasız politiklarla imhaya girişir. Kapitalizm eleştirisi ile "Salgın"sırasında devlet yönetiminde yaşananları görmek açısından da iyi bir örnek.

20 Nisan 2020 Pazartesi

Corona'yı Daha İyi Anlamak İçin 2. Kitap Önerisi...

daktilodergisi

Corona'yı Daha İyi Anlamak İçin 2. Kitap Önerisi...

Fareler ve İnsanlar - Steinbeck

"John Steinbeck’in ilk kez 1937 yılında yayınlanan eseri; Çiftlikten çiftliğe dolaşarak çalışan iki kardeşi merkez alarak Vahşi kapitalizmin yarattığı açlık ve vebanın kol gezdiği “Büyük Buhran” dönemini anlatıyor. "

Steinbeck’in kendisi de bir göçmen çiftlik işçisiydi. Büyük buhranı yani büyük ekonomik kriz ve açlığı birebir yaşamış olması bu kitabı daha kıymetli ve nitelikli hale getiriyor. İnsanlar açıklıktan kırılırken patatez fiyatlarının arması için mahsülü yakan zihniyeti, yoksulluktan dolayı vebalarla uğraşan insanların dramını okurken corona virüs ile neden "büyük" devletlerin mücadele edemediğini görebiliriz.

Veba - Albert Camus

"1947 yılında yazılan roman Cezayir’in Oran kentinde çıkan bir veba salgını kurmacasını anlatıyor. İnsanlık tarihinde felaketin yazgıya dönüşmesi temel bakışa açısıdır. Kapitalizmin ve aç gözlülüğün sonunu ve emekçilerin,,aydınların dayanışması ile umutların nasıl filizlendiğini vurgular. "

Corona günlerinde en çok öne çıkan kitaplardan biri oldu. Fakat kitabı okuduysanız bile, corona ve kapitalizm ilişkisini baz alarak yeniden okumanız sizlere farklı bir bakış açısı ve yorum katacaktır.

Yaşam mücadelesi verenler tehdit altında !


Yaşam mücadelesi verenler tehdit altında !



Mümtaz Şenel
Yeşilova Belediye Başkanı Mümtaz Şenel ve eşi Fatma Şenel'in evleri basılarak silahlı saldırıya uğraması ne ilk nede son olacaktır. “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” o gölgeyi sattırmayanları ise yok eder. Büyük rant şirketlerinden, küçük rant çetelerine kadar mantalite aynıdır “para” hastalığı. Bu hastalığın ise kaynağı bellidir Kapitalist kar hırsı. Yaşanılan silahlı saldırının “otel meselesi” yönü ile salda gölü mücadelesinden saptırılmaya çalışılması beyhude bir çabadır. “Rant” ölçeğinin küçüğünün de büyüğünün de mücadele karşısında ki vahşi tehlikesini bir kez daha hatırladık....


Bir kez daha da onları HATIRLAYALIM !

Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu


daktilo dergisi

Antalya-Finike'de taş ocaklarına karşı verdikleri çevre mücadelesinde 9 Mayıs 2017 günü Kızılcık Yaylası'ndaki dağ evlerinde öldürüldüler! 
 Onları katleden kiralık katil tutuklandı ve ceza evinde intihar etti. Azmettiricileri ve gerçek sorumluları ise hala dışarda!


Emektar Daktilo Dergisi

19 Nisan 2020 Pazar

Galataport şantiyesinde çalışan ve Korona virüsü nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşımız "Dev Yapı-İş Temsilcisi" Hasan Oğuz' u Esenyurt'ta andık.

Galataport şantiyesinde çalışan ve Korona virüsü nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşımız "Dev Yapı-İş Temsilcisi"  Hasan Oğuz' u Esenyurt'ta andık. 



İşçilerin özlük haklarını gasp etmesiyle gündeme gelen "Galataport" şantiyesinde çalışan, DİSK'e bağlı Devrimci Yapı İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Temsilcisi Hasan Oğuz, Korona virüse bağlı olarak hayatını kaybetti. Dev Yapı-İş, Oğuz'un raporunda ölüm nedenine “Bulaşıcı hastalık” yazıldığını açıkladı.

Okurlarımızın da içinde yer aldığı, Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu; Hasan Oğuz'u anmak için  Esenyurt PTT önünde buluştu. Çarklar Dönüyor, İşçiler ölüyor sloganlarının ardından "engelleme girişimlerine" rağmen yapılan açıklamada:
"Sağlıksız ve güvencesiz çalışmanın devam ettiği PTT’nin posta dağıtım merkezi önündeyiz. Salgına yakalanan çalışanlara rağmen üretimi durdurmayanlara sesleniyoruz: Bu bir cinayet, derhal çalışma durdurulsun, işçilerin ücretli izin hakkı tanınsın! İşbaşı yapılan her yer cinayet mahalli!" denildi ve sloganlarla sonlandırıldı.


Dev Yapı-İş tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“İşçiler çalışmaya zorlandı”
“Hasan Oğuz, 20 Mart günü işçilerin COVID-19’a karşı hiçbir önlem alınmadığı gerekçesiyle iş bıraktığı Galataport şantiyesinde çalışıyordu. Şantiyede 3 Nisan günü ,üç pozitif vaka çıkmasına rağmen üretim durdurulmamış, işçiler çalışmaya zorlanmıştı. Hasan 7 Nisan günü kalp krizi geçirdi. Tüm belirtileri COVID-19’u gösteriyordu ve o yönde tedavi uygulandı. Hasan’ın raporlarında ölüm sebebi olarak ‘bulaşıcı hastalık’ yazıyor. Öfkemiz üzüntümüzden büyük!”

Dev Yapı-İş, şantiyenin salgın nedeniyle kapatılması gerektiğini belirterek, şu soruları sordu:

Salgın günlerinde Galataport inşaatına devam etmek çok mu gereklidir?
Şantiyede pozitif vaka çıkmasına rağmen iş neden tatil edilmemiş, işçilere neden test yapılmamıştır?
Şantiyede vaka sayıları artarken bu ölüm çukuru faaliyetlerine daha ne kadar devam edecektir?

 Galataport şantiyesi tepkiler ve eylemsellikler sonucu durdu!
Galataport’ta 4 Mayıs’a kadar sürecek olan olan çalışmayı durdurma kararı 14 Nisan’da başladı.
Emektar Daktilo Dergisi.


9 Nisan 2020 Perşembe

5G Tehlikesi: 5G Kablosuz Teknolojisinin İnsanlık İçin Felaket Olacağını Gösteren 13 Neden (*)

emektar dakitlo
Emektar Dakitlo 5.G

5G Tehlikesi: 5G Kablosuz Teknolojisinin İnsanlık İçin Felaket Olacağını Gösteren 

13 NEDEN. (*)



5G şu an dünyada birçok şehirde ilk kez hizmete sunuldu. Sağlık ve gizlilik üzerindeki korkunç etkileri konusundaki farkındalık arttıkça, birçok yerde kullanımını erteliyor veya yasaklıyor, bu yerlerin örnekleri arasında Belçika’nın tamamı, Vaud (İsviçre) ve San Francisco (ABD) sayılabilir. Radyo frekansı radyasyonu (RF veya RFR) ve elektromanyetik alanlar (EMF) giderek artan oranda yeni bir çevre kirliliği türü olarak kabul edilmektedir. Eğer yeterli sayıda insan ayaklanmaz ve buna bir dur demezse sağlık ve gizlilik noktasında tam anlamıyla bir felakete dönüşecek 5G’nin tehlikesini ortaya koyan 13 nedeni aşağıda okuyabilirsiniz.
1. 5G Tehlikesi: Ter bezi antenlerinizi ele geçirme

5G ağı, anten işlevi gören ter bezlerinizi etkileyen frekansları kullanır ve yayar. Bir başka deyişle, en büyük organımız olan cildimiz, 5G ile etkilenebilir ve manipüle edilebilir. 5G ve Nesnelerin İnterneti: Toplam Teknolojik Kontrol Şebekesi Hızlı Yayılıyor başlıklı makalemde de belirttiğim gibi Bilim adamı Dr. Ben-Ishai, yayınladığı videoda 5G ile vücudumuzun ter bezleri arasındaki bağlantıyı gösteriyor:

“[5G frekansları] cildimizin geometrik yapısı ile etkileşime giren dalga boylarıyla [bize] enerji verir … Ter bezlerinin spiral antenler gibi çalıştığını bulduk. Ter bezleri, 75-100 GHz arası elektromanyetik enerjinin emilim mekanizmasının ayrılmaz bir parçasıdır ve eğer ter bezinin özelliğini değiştirirseniz, yani mesela çalışmasını sağlarsanız, aslında bu emilimi bir noktada değiştirmiş olursunuz. Bunu yapabilirseniz, bir kişinin nasıl stres altında olduğunu da gözlemleyebilirsiniz.

2. 5G Tehlikesi: 5G, VGCC’ler üzerinden EMF hasarını derinleştiyor

Kablosuz radyasyon ve EMF (elektromotor kuvvet) üzerine araştırma yapan bilim insanı Dr. Matin Pall, EMF’lerin erken yaşlanmaya ve insan vücudunda doğurganlık, beyin, kalp ve hatta DNA hasarı dahil olmak üzere, bozulmalara nasıl neden olduğunu açıklamak için çığır açan bir araştırma yaptı. Dr. Pall, EMF’lerin, hücreye fazla kalsiyum iyonu salmayı sağlayan VGCC’leri (voltaja duyarlı kalsiyum kanalları) nasıl harekete geçirdiğini gösteren araştırmaya öncülük etti. Bu, peroksinitrit ve serbest radikalleri oluşturmak üzere neredeyse anında reaksiyona giren nitrik oksite (NO) ve süperoksite yol açar. Buna benzer birçok çalışma peroksinitrinin DNA’ya zarar verdiğini gösteriyor. Dr. Pall, “5G’nin piyasaya sürülmesinin kesinlikle delilik” olduğunu açıkça belirtiyor.

3. 5G Tehlikesi: Darbeli Dalga, Sürekli Dalga Radyasyonundan Çok Daha Zararlı


Akıllı Sayaçların önemli ve benzersiz bir özelliği, sürekli dalga radyasyonu değil, darbeli dalga radyasyonu yaymalarıdır. Başka bir deyişle, bir elektromotor kuvvet patlaması yayıp sonrasında geçici olarak aktif olmayan duruma geçen bir başla-bitir döngüsünde çalışırlar. Bunun gün içindeki tekrarlanma sayısı inanılmayacak kadar yüksektir; kamu hizmeti veren şirketlerin (California’daki Pacific Gas ve Electric Company gibi) ifadelerinin olduğu mahkeme belgeleri, akıllı sayaçların günde 9.600 ile 190.000 kez darbeli dalgalar gönderdiğini ortaya koyuyor!

4. 5G Tehlikesi: 5G, Derin EMF Girimini Arttırıyor

Cep telefonlarının çocuklar için yetişkinlerden daha tehlikeli olmasının ana nedeni (radyasyon emiliminin ömür boyunca birikiyor olması dışında) EMF girimidir.

Dr. Pall şunları söylüyor:

“Sektör, daha geleneksel mikrodalga frekansı EMF’lerin vücuda etkisinin, vücudun 1 cm dışı ile sınırlı olduğunu da iddia ediyor. Bizler, insan beyninin derinleri, kalp ve hormon sistemleri üzerindeki etkilerinden dolayı bunun doğru olmadığını biliyoruz. Belki de vücudun derinlerine olan etkilerini gösteren en önemli iki çalışma, Prof. Hassig ve İsviçre’deki meslektaşlarının yeni doğan buzağılarda katarakt oluşumu üzerine yaptıklarıdır. Bu iki çalışma da açıkça gösteriyor ki, hamile inekler cep telefonu baz istasyonlarının yakınlarında otlandıklarında, doğan buzağıların katarakt olma ihtimali çok daha fazla yüksek oluyor. “

2009 yılında yayınlanan çalışmasında Hassig şunları söylüyor:

“253 buzağıdan 79’unda (%32) çeşitli derecelerde nükleer katarakt vardı, ancak sadece 9’unda (%3,6) buzağıda şiddetli nükleer katarakt görüldü. Sonuçlar, gestasyonun ilk trimesterindeki nükleer kataraktı olan dana buzağılarının konumu ile antenin gücü arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. 100 ila 199 metre arasındaki anten sayısı, oksidatif stres ile ilişkilendirildi ve oksidatif stres ile en yakın MPBS’ye (Cep Telefonu Baz İstasyonu) olan mesafe arasında bir ilişki vardı.

5. 5G Tehlikesi: 5G, Tüketici Kolaylık Sağlama Kılıfıyla Sunulan bir Silah Sistemidir
Mark Steele 5G’ye karşı çıktığını yüksek sesle dile getirdi ve Project Camelot ve 5G Apocalypse: The Extinction Event belgeselinde Sacha Stone’ da dahil olmak üzere birçok kişiye röportajlar verdi. Steele, raporların 5G’nin 24-100 GHz aralığında çalıştığını belirtmesine rağmen, aslında alt-gigahertz olduğunu (yani GHz eşiğinin altında, hala MHz cinsinden ölçülür) iddia ediyor. Steele, 5G’nin uzun menzilli radar, fazlı dizi radar ve yönlendirilmiş enerji gibi bir silah sistemi olduğunu söylüyor. 5G donanımını incelediğimizde, bir silah sistemi olduğunu kanıtlayan yalıtkan bir merceğe sahip olduğunu gördüğümüzü söylüyor. Otonom araçlar 5G’yi diğer sürücülerin aynalarını parlatmak için kullanılabilir (bu da saldırı sayılabilecek kadar güçlü ve zararlıdır). Mark, 5G’nin anne karnındaki bebekleri öldürecek kadar güçlü olduğunu ifade ediyor:

“5G, bir silah sistemidir, bundan ne daha azı ne de daha fazlası söylenebilir. İnsanların haberleşmesi ile bir ilgisi yoktur. 5G, otonom araçlar için makine bağlantısı olan bir makinedir.”

6. 5G Tehlikesi: Los Angeles’taki itfaiyeciler, Baz İstasyonlarına Çok Yaklaştıktan Sonra Hastalandılar

Yayınlanan bir videoda, Los Angeles’lı 25 yıllık eski bir itfaiyeci, baz istasyonlarını sigarayla kıyaslıyor. İtfaiye binalarının üzerine ya da yakınına inşa edilen baz istasyonlarının durdurulması için çağrı yapıyor. Bu durumdan mustarip olanlar yalnızca itfaiyeciler değil, Hollanda’da yapılan bir 5G testi sırasında yüzlerce kuşun gökten yere düştüğü de bildirildi.

7. 5G Tehlikesi: Aynı Frekans, Kalabalıkların Dağıtılması İçin Kullanılıyor

Söylendiğine göre 5G, frekanslar çok yüksek (24-100 GHz aralığında) olduğundan milimetre dalga (MMW) olarak adlandırılan frekanslarını kullanıyor. 1 GHz=1 milyon GHz olduğu için, çok çok kısa dalga boyuna (bir dalganın piki ile diğeri arasındaki mesafe) sahip frekanslardan söz ediyoruz. Mesafeler o kadar küçük ki milimetre cinsinden ölçülür, bu yüzden milimetre dalga terimi kullanılır. Bunlar, ordu kalabalıkların dağılması için kullandıkları gibi öldürücü olmayan silahlarla birebir aynı frekanslardır. Bu silahlar çok büyük yaralanmalara yol açma kapasitesine sahiptir. Dr.Paul Ben-Ishai diyor ki: “İsabet ettiğinde yakınında olacak kadar şanssızsanız, vücudunuz yanıyormuş gibi hissedersiniz”

8. 5G Tehlikesi: Mutajenik (DNA hasarına neden olan) ve kaserojen (kansere neden olan)

5G’nin MMW frekansları, mitokondriyal DNA hasarına neden olur, bu da sonrasında nesiller boyu aktarılır. 5G mutajeniktir. Bu mutasyonlar gelecek nesillere aktarılır! Bunun genetik saflık noktasında ciddi olumsuz etkileri var. Peki o ekranlara bakmayı sürdüren kaç kişi bunu aklına getiriyor?

Mutajenez genellikle kanserojenle birlikte gelir. Başka bir deyişle, DNA hasarına neden olacak kadar güçlü ve tehlikeli olan şeyin kansere neden olma ihtimali da yüksektir. Steele, 5G’nin 1.sınıf bir kanserojen olduğunu söylerken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) daha ihtiyatlı yaklaşarak baz istasyonlarını 2.sınıf muhtemel kansorejen olarak sınıflandırmaktadır.

5G, uygun güvenlik testleri yapılmadan piyasaya sürülüyor, bu nedenle elimizde 5G’nin nasıl özellikle kansere neden olduğu konusunda elimizde fazla veri yok ancak 2G, 3G, 4G EMF’lerinin beyin kanseri dahil olmak üzere, birçok kanser türünde nasıl rol oynadığını gösteren çok sayıda kanıt mevcut.

9. 5G Tehlikesi: Faz dizilimli yoğunlaştırma

5G, kendisinden önceki teknolojilere göre çok daha fazla verici ve alıcıya ihtiyaç duymaktadır. Bu da, yerleşim mahallelerinin merkezi de dahil olmak üzere hemen hemen her yere yapılması tasarlanan baz istasyonlarıyla birlikte, büyük bir altyapı oluşturma planı demektir. Bu tür bir yoğunlaşmanın etkileri korkunç olabilir.
5G, evinizin ve diğer yapıların içini 3 boyutlu haritalayacak kadar güçlüdür. Steele, daha önce savaş alanındaki sorgularda kullanılan ve tuğla veya betona rağmen kolayca ilerleyebilen 868 MHz frekansının altını çiziyor. Bu frekansın, Hedeflenen Bireylere karşı meydana gelen elektronik taciz ve çete takibi göz önünde bulundurulduğunda ilginç bir şekilde belirli kişileri kalabalık içinden seçebileceğini iddia ediyor.
5G altyapısı, mermi gibi hedefine yayılan küçük faz dizilimli antenlerden oluşacak. Ürettikleri mikrodalgalar duvarlardan ve insan vücudundan geçebilecek güçte olacak. Yılın her günü, her saatti üzerimizde olacak ve daha kötüsü, kapsama alanının 4G’den daha geniş olarak nihayetinde dünyanın her bir kare toprağını kapsaması planlanıyor.

10. 5G Tehlikesi: Tüm böceklerin ölümü
Böcekler, kuşlar ve çocuklar vücutlarının küçük olmasından dolayı 5G’ye karşı en savunmasız olanlardır. Claire Edwards, EMF/5G konusunda BM Genel sekreteri Amtonio Guterres’in dikkatini çekmiş, eski bir BM editörüdür. Stockholm’de 5G karşıtı bir toplantıda şunları söylemiştir:
“Son 20 yılda böceklerin %80’ini kaybetmemiz ilginçtir ve eğer 5G hayatımıza girerse, hepsini kaybedeceğiz. Böcekler gittiğinde biz de gideriz.”
Hem böcekler hem 5G antenlere ihtiyaç duyar: böcekler antenleri, diğer amaçları bir yana koku almak için kullanırlar, 5G ise dalgaları yaymak için. Şaşırtıcı olmamakla birlikte, böcekler 5G EMF dalgalarına duyarlıdırlar; yakın zamanda yapılan bir çalışma, 5G radyasyonuna maruz kalan böceklerin vücut sıcaklıklarında artış olduğunu göstermiştir.

“Araştırmalar, 5G tarafından kullanılan frekansların, böceklerin vücut sıcaklığını arttırdığını göstermektedir. Bu olay, 4G veya WiFi ile gözlemlenmemiştir.”
Ayrıca, Böceklerin 2 ila 120 GHz Radyo Frekanslı Elektromanyetik Alanlara Maruz Kalması başlıklı çalışma, şu sonuca varmıştır:

“Kablosuz haberleşme sistemleri için kullanılan elektromanyetik alanların gelecekteki dalga boyları küçülecek ve böceklerin vücut büyüklüğü ile karşılaştırılabilir hale gelecektir ve dolayısıyla böcekler üzerinde EMF emiliminin artması beklenmektedir.”

11. 5G Tehlikesi: Uzay merkezli 5G
5G, uzaydan aşağıya ışınlama planlarıyla kaçınılmaz bir şebeke olarak planlanmıştır! Uluslararası Dünyada ve Uzayda 5G’yi Durdurma Çağrısı (International Appeal Stop 5G on Earth and in Space ) örgütü şunları yazdı:
“En az 5 şirket, dünyanın düşük ve orta yörüngesindeki 20.000 uydu üzerinden uzaydan dünyaya güçlü, odaklanmış, yönlendirilebilir ışınlarla örtecek 5G sağlamayı önermektedir. Her bir uydu, fazlı bir dizilimde düzenlenmiş binlerce antenden yayılan 5 milyon watt’a varan güce sahip milimetre dalgaları yayacak.”

Buradaki büyük resmi görebilmek hayati önem taşımaktadır. 5G, kablosuz radyasyon, HAARP, iyonosferik ısıtma, GDO gibi bütün bu yıkıcı ve tehlikeli teknolojiler, dev bir gözetim, hakimiyet ve kontrol sisteminde birleşecek. Sadece küçük bir örnek olarak, jeomühendislik, metal partiküllerle dolu kimyasal püskürtmeyi kapsamaktadır, bu da 5G tarafından kullanılabilir.

12. 5G Tehlikesi: Vücut içinde yeniden radyasyon üretimi
RF araştırmacısı Arthur Firstenberg, daha 2002 yılında, bu teknoloji onaylanmadan çok önce bir 5G analizi yayınladı. 5G EM darbelerinin fazlasıyla kısa olduğu ve patlamalarla verildiği için aslında vücudun içinde kopyalandığını ve sonunda içerde yeni küçük 5G antenleri yarattıklarını açıkladı. Firstenberg şunları söyledi: “…kısa elektromanyetik darbeler vücuda girdiğinde, başka bir şey meydana gelmektedir: hareketli yüklerin kendisi, elektromanyetik alanı yeniden yayan ve onu vücutta daha derine gönderen küçük antenler haline gelirler…”

“Bu yeniden yayılan dalgalara Brillouin öncüleri denmektedir… Dalgaların gücü ya da fazı yeterli hızda değiştiğinde önemli hale gelirler… Bu, bu milimetredeki dalgaların vücuda giremeyecek kadar kısa olduğu yönünde bize verdikleri güvencenin doğru olmadığı anlamına gelmektedir.”

Bu da daha önce belirtilen 5G giriminin tehlikeli olduğu iddiasını desteklemektedir.

13. 5G Tehlikesi: Sigorta şirketleri Big Wireless’ı sigortalamayı reddediyor. Ne biliyorlar?
Sigorta şirketleri (Londra Lloyds en meşhur olanıdır) WiFi ve 5G ile iniltili olan hastalıklara ve iddialara karşı Big Wireless’ı (telekomünikasyon holdingi) sigortalamayı reddederek basınca büyük yer aldı:


“Lloyd’un Kasım 2010 Risk Değerlendirme Ekibi raporu bize sağlam bir ipucu veriyor: rapor, asbestle ilgili yapılan ilk araştırmalarda “kesin olmayan” sonuçların elde edildiği ve yalnızca sonraları dikkat eden herkes tarafından, asbestin kansere neden olduğu açıkça anlaşılması bakımından kablosuz teknolojileri asbestle karşılaştırıyor. Lloyd’un WiFi’nin Risk Değerlendirmesinin 8 yıl önce [şuan 9-editör] yayınlandığı unutulmamalı. Risk Değerlendirme Ekibi, o zamanlar bile, çeşitli WiFi frekanslarının hastalığa neden olduğunu gösteren yeni ipuçlarının da ortaya çıkabileceğini fark edecek kadar zekiydi.”

Sonuç: 5G Şebekesi, Daha Geniş bir Komuta, Kontrol, Gözetleme ve Yapay Zeka (AI) Gündeminin Bir Parçası
5G kalitatif ve kantitatif açıdan 4G’den farklıdır. 4G’den sonraki adımdan çok daha fazlası. 5G, 4G’den yalnızca yüzlerce kat daha fazla radyasyon yaymakla kalmayacak, aynı zamanda MMW teknolojisinin getirilmesi de yepyeni bir tehlike kaynağının ortaya çıkması anlamına gelecek. Tarih tekerrürden ibarettir. Tıpkı gerçek bilimin, tütünü/sigarayı yakalamasının biraz zaman alması, gerçek bilimin, korkunç GDO’lara (şimdi marka ismiş Biyomühendislik ürünü gıdalar olarak değiştirildi) yetişmesinin zaman alması gibi 5G’yeyetişmesi de zaman alacak. Bu arada, sadece kablosuzun termal etkilerine odaklanma (ve tehlikeli olmayan termal etkilerin kanıtlarını görmezden gelme) gibi yanlış yönlendirme ve dikkat dağıtıcı durumlar da dahil olmak üzere öne sürülecek sahte bilimle bunun haklı çıkmasını bekleyebilirsiniz. Sonuçta 5G, gizliliği tamamen ortadan kaldıran ve manipülatörlerin gezegendeki her bir kişiyi her zaman izlemesine izin veren dev, kaçınılmaz bir komuta ve kontrol şebekesi oluşturma yönündeki yeni dünya düzeni gündeminin bir parçasıdır. Aktivistlerin özgürlük, hakikat, sağlık, gizlilik ve egemenlik adına adım atmalarının tam zamanı şimdi.


Kaynaklar:
*http://freedom-articles.toolsforfreedom.com/5g-iot-technological-control-grid/
*https://www.youtube.com/watch?v=VuVtGldYXK4
*https://www.youtube.com/watch?v=kBsUWbUB6PE
*https://www.emfacts.com/2018/08/martin-palls-book-on-5g-is-available-online/
*http://emfsafetynetwork.org/wp-content/uploads/2011/11/PGERFDataOpt-outalternatives_11-1-11-3pm.pdf
*https://www.youtube.com/watch?v=kBsUWbUB6PE
*https://s3.amazonaws.com/nghl-ntge/pall-to-eu-on-5g-harm-march-2018.pdf
*https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19780007
*https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4712174/
*https://www.youtube.com/watch?v=ol3tAxnNccY
*https://everydayconcerned.net/2019/02/15/5g-is-a-weapons-system-nothing-more-nothing-less-technical-weapons-expert-mark-steele-issues-wake-up-call-to-all-uk-residents-on-5g-led-street-lights-rollout-in-gateshead/
*https://www.youtube.com/watch?v=s-x_xv6dg9E
*https://thetruthrevolution.net/hundreds-of-birds-fall-from-the-sky-during-5g-test-in-the-netherlands
*https://jnlwp.defense.gov/About/Frequently-Asked-Questions/Active-Denial-System-FAQs/
*https://mdsafetech.org/mitochondrial-effects/
*https://www.powerwatch.org.uk/health/braintumours.asp
*https://www.youtube.com/watch?v=Hayxz_GEha8 (stockholm)
*http://emrabc.ca/?p=15174
*https://www.nature.com/articles/s41598-018-22271-3
*http://freedom-articles.toolsforfreedom.com/space-fence-surveillance-transhumanism/
*https://www.5gspaceappeal.org/the-appeal
*https://www.cellphonetaskforce.org/5g-from-blankets-to-bullets/
*https://principia-scientific.org/lloyds-insurers-refuse-to-cover-5g-wi-fi-illnesses/

(*) Bu çeviri ilk kez 23.10.2019 tarihinde “gazetemanifesto.com” adresinde yayınlanmıştır
Çeviren: Deniz Çelik